Перевод: с немецкого на турецкий

с турецкого на немецкий

akıntı kapılmak

  • 1 treiben

    treiben <treibt, trieb, getrieben> ['traıbən]
    I vt
    1) ( hinbringen) götürmek; ( schieben) itmek; ( mit Zwang) sürmek;
    das Vieh auf die Weide \treiben hayvanları meraya sürmek [o gütmek];
    den Ball \treiben topu sürmek;
    sich ( von der Strömung) \treiben lassen (akıntıya) kapılmak, (akıntı ile birlikte) sürüklenmek;
    die Preise in die Höhe \treiben fiyatların artmasına neden olmak
    2) (an\treiben) sürüklemek (zu -e) tech, devindirmek, hareket ettirmek;
    jdn zur Eile \treiben birini acele etmesi için sıkıştırmak;
    jdn zum Wahnsinn \treiben birini çıldırtmak;
    jdn in den Tod \treiben birini ölüme sürüklemek
    3) ( hineinschlagen) çakmak (in -e); ( Tunnel) açmak
    4) (be\treiben, tun); yapmak; sport yapmak;
    Missbrauch mit etw dat \treiben bir şeyi kötüye kullanmak;
    dummes Zeug \treiben ( fam) aptallık etmek;
    es zu toll \treiben aşırıya kaçmak;
    es mit jdm \treiben ( fam) biriyle kırıştırmak, biriyle yatıp kalkmak;
    er hat es zu weit getrieben ( fam) fazla ileri gitti;
    etw auf die Spitze \treiben bir şeyi son kertesine vardırmak
    5) Knospen \treiben tomurcuklanmak;
    Gemüse in Gewächshäusern \treiben serada sebze yetiştirmek
    II vi
    1) sein ( fortbewegt werden) sürüklenmek; ( von der Strömung) sürüklenmek; ( auf Wasser) yüzmek (auf/in -de/-de)
    2) ( Pflanze) sürmek, bitmek
    3) ( fam) ( Bier, Kaffee) sidik söktürmek

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > treiben

См. также в других словарях:

  • akıntı — is. 1) Akma işi Musluğun akıntısı bir türlü kesilemedi. 2) Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan Bataklıklardan kurtulduktan sonra, akıntıyı takip ederek bir köye giriyordum. Ö. Seyfettin 3) Eğiklik, eğim,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • akıntıya kapılmak — 1) bir akıntının etki alanına girmek, akıntı ile birlikte sürüklenmek 2) mec. etki altında kalarak bir topluluğun davranışına katılmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cereyan — is., Ar. cereyān 1) Bir yöne doğru akma, akış, akıntı Köprünün parmaklığına dayandı, gözlerini Haliç in kapkara sularına, bu suların cereyanına kaptırdı. E. E. Talu 2) Bir şeyin gelişme, olma durumu En iyisi zorlamamak, işi tabii cereyanına… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»