-
1 treiben
treiben <treibt, trieb, getrieben> ['traıbən]I vtdas Vieh auf die Weide \treiben hayvanları meraya sürmek [o gütmek];den Ball \treiben topu sürmek;sich ( von der Strömung) \treiben lassen (akıntıya) kapılmak, (akıntı ile birlikte) sürüklenmek;die Preise in die Höhe \treiben fiyatların artmasına neden olmak2) (an\treiben) sürüklemek (zu -e) tech, devindirmek, hareket ettirmek;jdn zur Eile \treiben birini acele etmesi için sıkıştırmak;jdn zum Wahnsinn \treiben birini çıldırtmak;jdn in den Tod \treiben birini ölüme sürüklemekMissbrauch mit etw dat \treiben bir şeyi kötüye kullanmak;dummes Zeug \treiben ( fam) aptallık etmek;es zu toll \treiben aşırıya kaçmak;es mit jdm \treiben ( fam) biriyle kırıştırmak, biriyle yatıp kalkmak;er hat es zu weit getrieben ( fam) fazla ileri gitti;etw auf die Spitze \treiben bir şeyi son kertesine vardırmak5) Knospen \treiben tomurcuklanmak;Gemüse in Gewächshäusern \treiben serada sebze yetiştirmekII vi1) sein ( fortbewegt werden) sürüklenmek; ( von der Strömung) sürüklenmek; ( auf Wasser) yüzmek (auf/in -de/-de)2) ( Pflanze) sürmek, bitmek
См. также в других словарях:
akıntı — is. 1) Akma işi Musluğun akıntısı bir türlü kesilemedi. 2) Havanın veya suyun herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, akım, cereyan Bataklıklardan kurtulduktan sonra, akıntıyı takip ederek bir köye giriyordum. Ö. Seyfettin 3) Eğiklik, eğim,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıntıya kapılmak — 1) bir akıntının etki alanına girmek, akıntı ile birlikte sürüklenmek 2) mec. etki altında kalarak bir topluluğun davranışına katılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cereyan — is., Ar. cereyān 1) Bir yöne doğru akma, akış, akıntı Köprünün parmaklığına dayandı, gözlerini Haliç in kapkara sularına, bu suların cereyanına kaptırdı. E. E. Talu 2) Bir şeyin gelişme, olma durumu En iyisi zorlamamak, işi tabii cereyanına… … Çağatay Osmanlı Sözlük